Ara

Populer Sayfalar

Son Yorumlar

Toplam Goruntulenme Sayisi

Hakkinda

-
1 Mart 2014 Cumartesi
Biz insanoğlu fert fert;  pekçok konuda benzer, hatta aynı yollardan geçiyoruz. Bu durumun evrensel manada ‘’insanlığın ortak tecrübeleri’’ gibi büyük bir üstbaşlık meydana getirdiğini söylemek mümkün. Bireysel ve toplumsal bilinç düzeyimizin, hatta insanlığın bilimsel manada inkişafının insanlık tecrübeleriyle yakından ilgili olduğunu belirtmekte de ayrica fayda var. Dolayısıyla  hiçbir tecrübe, verdiği mesaj itibariyle boş değildir aksine çok kıymetli ve dikkate değerdir. 
Hal böyle iken özellikle sosyal ilişkiler ve insan davranışları söz konusu olduğunda biz insanlar tecrübeye  kulak vermek yerine olayları  bizzat yaşayarak görmeyi tercih ederiz.
 Çünkü tecrübe paylaşımlarının devamında gelen nasihat ve öneriler, bazen karşı tarafta ‘’acaba yeterli mi değilim ki başkalarının tecrübeleri  ve tavsiyeleri doğrultusunda hareket ediyorum?’’algısı meydana getirir ki, bu psikolojik bir direnç noktasıdır ve bizi daha çok kendi seceneklerimizi tercih noktasına iter. Tabii ki bireysel tercihlerimiz önemlidir, bu hakkımızı da rahatlıkla kullanabilmemiz gerekir fakat burada önemli olan galiba yaşanmışlıkların, bize sunduğu kısa yolları ve çözümleri  farketmek; zamandan, emekten, sabırdan yana maddi manevi, kazançlı olunup olunmadığını görebilmek.
Belirttiğim gibi, tecrübeleri elimizin tersi ile bir kenara itip egomuzun  bizi sarp yollara sürüklemesine izin vermişliğimiz çokça vakidir. Çoğumuz bu gerçekliği zor fark eder ve yolumuzu uzatır da uzatırız. Oysa paylaşlan herbir  tecrübe, benzer bir durum ile karşılaşıldığında, ne yapılması gerektiğine dair çok ciddi ipuçları taşır. Ancak süreçler tamamlandıktan sonra  ‘acaba tecrübeye kulak verilse miydi?’ penceresinden bakıldığında, objektif bazı sonuçlara varmak mümkün olabiliyor. Uzun bir projeksiyonla, mevzuyu bireysel zeminden toplumsal zemine, hatta evrensel zemine kaydırmak mümkün. Fakat yazımı annelik tecrübeleri ve paylaşımları ile sınırandırmak ve daha lokal bir zeminde tutmak istiyorum.
Yeryüzünde pekçok kadın annelik tecrübesini yaşarken hemen hemen aynı yollardan geçiyor. Hamilelikten doğuma, bebeğin bakımından beslenmesine, hatta eğitim süreçlerine kadar pek çok konu hem biyolojik hem de psikolojik altyapı itibariyle ciddi benzerlikler gösteriyor.
Örneğin uzmanlar; agressif tutumların, çocuğun davranışlarına olumsuz yansıdığını dolayısıyla anne ve babaların, çocuklarının yanında sakin olmaları, agressif tutumlardan kaçınmaları gerektiğini söyler. Bir anne olarak ben de teyid edebilirim ki, evet gerçekten öyledir; stresinizi dışa yansıtırsanız, çocuğunuz  tıpkı sizin gibi davranır,  tıpkı sizin vücut dilinizi kullanır. Şaşırır kalırsınız, aynada kendinizi görür gibi olursunuz. Yine tecrübeyle sabittir ki naif bir sevgi dili kullanırsanız, aynı naif hali evladınızda göreceğinizden emin olabilirsiniz. Bu bilgiyi tecrübelere kulak vererek veya bizzat yaşayarak, bir şekilde öğreniyoruz.  Dünyanın  pekçok yerinde anneler bu ve benzeri pekçok tecrübeyi  aynı şekilde yaşadı ve yaşamaya da devam ediyor.  Hasılı annelik; her aşaması meşakkatli,  özveri isteyen  zor bir zanaat. Buradan hareketle birbirimize yardımcı olmak adına  tecrübe paylaşımından vazgeçmemeliyiz. Zira hangi tecrübenin kime, nerede, ne zaman ve  nasıl yarayacağını bilemeyiz.
Özellikle  çocuklarımızı evde bekleyen muhtemel tehlikeler konusundaki tecrübe paylaşımları  son derece önemli.
Evinde jaluzi kullanan biri olarak, jaluzi ipinin bir bebek veya bir çocuk için ne büyük bir tehlike teşkil ettiğini  hiç düşünmediğimi ve buna  kafa bile yormadığımı itiraf etmeliyim. Tehlikenin farkına varmam ve bu hususta tedbir almam İngiliz bir ailenin başına gelen acı bir olaydan sonra oldu. Olayda, anne salonda oynamkta olan bebeğini kısa bir süreliğine orada bırakıp banyoya  gitmiş döndüğünde ise bebeğini jaluzi ipinde asılı bulmuştu. Bebek yukarı çekili jalüzinin yere kadar uzanan ipiyle oynarken başına geçirmiş, mekanizmanın harekete geçmesiyle de boğularak hayatını kaybetmişti. Herşey bir anda olup bitmiş ve bir aile evladından olmuştu. Anne haber bülteninde  olayı gözyaşları içinde anlatırken, tehlikeyi erken farkedememiş olmanın acısıyla bütün annelere sesleniyordu, ‘’aynı acıyı yaşamak istemiyorsanız  tedbirinizi alın.’’ Çok acı ve önemli  bir tecrübeydi, ve eminim, paylaşılması pekçok ebeveynin  bu konuda tedbir almasını sağladı.
Yine haber bültenlerinden öğrendiğim ve  İngiltere’de meydana gelen bir başka olayda yatak odasında uyuyan dört haftalık bir bebek, evlerinin bahçe kapısından içeri giren bir tilkinin saldırısına uğramış, bebeğinin çığılığına koşan anne inanılmaz bir manzarayla karşmıştı. Tilki, bebeği elinden kapmış çekmekteydi hatta parmaklarından birini koparmıştı. Anne can havliyle bebeğini kurtarmakla kalmamış, kopan parmagı da tilkiden kapıp soluğu hastanede almıştı.  Bu örnek alışıldık, akla gelebilecek türden basit bir örnek  değil belki ama bu tecrübenin,  tedbirli olmak adina ve yapılması gerekenlerler noktasında düşünmeye değer hususlar içerdiği de muhakkak.  Bu olaydan hareketle, İngiltere’de yaşayan pekçok insanın evlerinde ekstra önlemler almış olmaları da yine muhtemel.
ikizleri olan değerli bir arkadaşım, çay sohbetimiz esnasında,  yaşadığı çok önemli bir olayı anlatmıştı. Arkadaşım, koltukta oyun oynarken sırtüstü düşen ve bir anda nefessiz kalan oğlunun o hali karşısında yaşadığı korkuyu, paniği ve çaresizliği anlatıyor, anlatırken de aslında o anı hala yaşıyordu. Hakikaten kolay değil. Bir anda meydana gelen bir olay ve evladınız kucağınızda nefessiz, siz panik içinde;  bir balkona, bir telefona,  bir dış kapıya koşup yardım çığılığı atıyorsunuz. O an bir annenin unutulabileceği  bir an değildir. Çığılığı duyan komşulardan biri yardıma koşuyor  ve olayı anlar anlamaz nefessiz kalan yavruyu kucağına aldığı gibi parmağını ağzının kenarından  içeri sokup  kilitlenmiş çeneyi  yavaşça açıyor ve boğaza kaçan dili çıkarıyor. Arkaya kaçan dilin çıkmasıyla minik yavru tekrar nefes almaya başlıyor, hayata dönüyor. O an yaşanan korku ve mutluluğun büyüklüğünü tarif etmek imkansız diye de ekliyor arkadaşım... Evet haklı  ben de biliyorum ki gerçekten tarifi  imkansız bir an. Biliyorum çünkü arkadaşım bana bu tecrübesini  anlattıktan birkaç ay sonra, aynısını kendi çocuğumda yaşadım.
Kızım yaklaşık iki yaşında ve misafirlikteyiz. Ortam tam da onun istediği gibi, ev sahibinin çocukları ile yan odada oyun oynuyor ve son derece eğleniyorlar, bizler ise sohbet halindeyiz. Ansızın kızımın çığılığını duydum. Tek bir çığılıktan sonra  başka da ses duymadım.  Korku ve endişeyle odaya doğru  koştum  ev sahibi arkadaşım benden önce  yetişmişti. Odaya girdiğimde kızım onun kucağında nefessiz yatıyor, aynı anda odadaki diğer çocuklar da kazayı anlatıyordu. Anladığım kadarıyla kızım odadaki yatağın üstünde zıplarken sırtüstü yere düşmüştü. Bunu duyar duymaz kızımı arkadaşımın kucağından aldım ve yüzüstü çevirip parmağımla ağzını açmaya çalıştım, çenesi  kilitlenmişti. Biraz daha zorlayınca çene açıldı ve arkaya kaçan dili çekip çıkardım. Dilin çıkmasıyla birlikte kızım tekrar nefes alıp ağlamaya başladı. Olay anındaki serinkanlılığımın, aylar önce benimle paylaşılmış bir tecrübeden kaynaklandığını özellikle belirtmek isterim.
Kazanın hemen sonrasında ciddi bir sorunu atlatmış olmanın şokuyla olsa gerek, titrediğimi ve ağlamaya başladığımı hatırlıyorum. Sonrasındaki mutluluğu anlatmak ise kelimenin tam anlamıyla imkansız.  Ev sahibi arkadaşımın ‘’çocuğun dilinin arkaya kaçtığını ve nasıl  müdahale edilmesi gerektiğini nereden biliyordun?’’ sorusunu hatırlıyorum. Aslında bilmediğimi ama bir tecrübenin paylaşımı sonucu öğrendiğimi anlattım. Bana, oğlunun başından geçen kazayı anlatan arkadaşıma minnet borcum çok ama çok büyüktür.  O gün bugündür ben de bir anne olarak çocuklar üzerindeki tecrübelerimi etrafımdaki anne ve anne adaylarıyla paylaşmaya çalışıyorum, ola ki bir gün birine yardımcı olur, yol gösterir düşüncesiyle...
Hasılı, tecrübelere, yaşanmışlıklara kulak vermek, şüphesiz  benzer durumlar  karşısında  hazırlıklı olmamızı sağlıyor. Onlara itibar etmek, çoğu zaman, karşılaşma ihtimalimiz olan durumlar için bir nevi ön bilgilenme ve ön hazırlık halidir. Bir panik anının, bir çaresizlik anının, acı veya tatlı bir karmaşa anının, bir adım sonrasıdır, çünkü ışık tutucudur, yol göstericidir. O an ne yapılırsa, sonucun ne olabileceğini aşağı yukarı kestirebilme halidir.
Bilgiye herzaman yaşanmışlıklar üzerinden ulaşmak tabii ki mümkün değil, doğru da değil. Sayfalarca makale veya kitap okumak, araştırmak, seminer veya konferanslara katılmak, mevzuları görsel ve yazılı basın üzerinden takip etmek,  elbette detaylı bir şekilde pekçok konuya vakıf olmamızı sağlar. Bilgiye ulaşmanın en sağlıklı yolu da şüphesiz okumakan ve araştırmak geçiyor. Bu noktada, okuyan  ve araştıran fertlerden müteşekkil bir toplum olmak önemli. Maalesef bu özelliklere sahip değiliz. Toplum olarak bilgiye erişim metodumuz okumak ve araştırmaktan ziyade şifahi kültüre ve sohbet kültürüne dayalı. Bu noktada Türk toplumu için tecrübe paylaşımı önemli bir bilgiye erişim yöntemi  ve bir gerçeklik olarak önümüzde duruyor. Tesir değerliği ve kalıcılığı ise tartışmasız bir gerçek.
 
BEHİCE KOLÇAK ŞARK
 
 
 
 
 

2 yorum:

Kitaplar Ulkesi dedi ki...

Ben de tecrübe paylaşımlarının önemine son derece inanıyorum ve bu inancımı tasdik anlamında gönderdiğiniz yazınızdan dolayı da size cok teşekkür ediyorum. Açtığımız bu blogun da baska yazarlara ait degerli paylaşımlarını okurlarımıza sunmanın yanında kendi öz tecrübelerimizi de aktarmamız için uygun bir ortam olmasını umid ediyorum...

Benim için cocuk yetistirme konusunda bir yazarın teorik bilgiyle birlikte yasadığı ya da yaşanmış tecrübeleri aktarmasi çok önemlidir. Su aralar Batı pedagojisiinden "Positivie Disiplin" adinda sistemi olusturmuş Jane Nelsen'in yazılarıyla yakından ilgiliyim. Bircok cocuk ve torun sahibi bu yazarın kendi hataları ya da dogruları ile meseleleri somutlaştırması bu yazarın yazılarıyla daha fazla ilgili olmamı sağlıyor.

Bir de yazınızda benim için paylaşmaya değer yeni bir konu var: Çocukları evde bekleyen muhtemel tehlikeler

Tecrübe paylaşımı konusunda bunu hiç düşünmemiştim. Gerçekten de anneler olarak çok üzücü olayları yaşamadan önce önlem almamızı sağlayacak tecrübelerin paylaşımına daha bir önem vermeliyiz...

Adsız dedi ki...

Sağolun Birsen Hanım
Gerçekten de evde çocuklarımızı bekleyen ciddi tehlikeler var. Allah'ım hepsini korusun