Önerilen Siteler
Ara
Populer Sayfalar
-
Bu blogda, çocuklarımızın dil gelişimleri üzerine yazdığım yazılarda yapılmış araştırmalardan ziyade kendi gözlemlerimi paylaşmayı tercih e...
-
Biz insanoğlu fert fert; pekçok konuda benzer, hatta aynı yollardan geçiyoruz. Bu durumun evrensel manada ‘’insanlığın ortak tecrübel...
-
"Bir çocuğun yaşamında karşılıksız sevginin yarattığı etkinin yerini hiçbir şey tutamaz." Fred Rogers Bir anneyi en fazla üzec...
-
Adem Güneş'in Aksiyon Dergisi'ndeki 10.02.2014 tarihli yazısı.... "Engellen Çocuk Hırçın Olur" "Çocuk, yetişk...
-
Aslinda bir suredir tamamen baska bir konu uzerine yazmayi dusunuyordum... Ama bu aksam aslinda baska birsey arastirirken denk geldigim bir ...
Son Yorumlar
Toplam Goruntulenme Sayisi
Hakkinda
-
4 Şubat 2014 Salı
"Bir çocuğun yaşamında karşılıksız sevginin yarattığı etkinin yerini hiçbir şey tutamaz." Fred Rogers
Bir anneyi en fazla üzecek ve bir anneye en fazla haksızlık anlamına gelebilecek tablolardan birisi şu olsa gerek: Dışarıdan birinin kısa süre birlikte olduğu bir çocuğun olumsuz görünen - olumsuz olan değil - davranışlarını baz alarak çocuk hakkında genel ve olumsuz bir yargıya varması ve o çocuğun annesinin anneliğini yetersiz görmesi. Neden?

Oğlum dört yaşında. Onunla en fazla imtihan olduğum konulardan biri yetişmem gereken bir yere giderken oldukça ağır hareket etmesi. Çok telaşlı olduğum bir kaç zaman acele etmesi konusunda kendisine çok israr ettim. Bu ısrarlarımda bazen ses tonumu ayarlayamadım ve sonrasında oğlumu kırdığımı farkettim. Bu davranışımdan dolayı çok büyük bir vicdan azabıyla kıvrandım ve bu meselenin üzerine gitmeye karar verdim. Birincisi oğlum neden benim ısrarlarıma rağmen yavaş hareket ediyordu. Bunun sebebini bulmalıydım. Bir kaç sabah gözlemledim kendisini ve şunu farkettim: Oğlum dış kapı açılır açılmaz hemen uzun saatlerdir görmediği dış dünyayı gözlemlemeye başlıyor. Bir defasında yere düşen yağmur damlalarını izlediğini farkettim. Bazı zamanlar gökyüzüne bakıyor ve sanırım gökyüzünde uçak olup olmadığını kontrol ediyor. Bazen evimizin dış kapısından görünen tren yoluna bakıp trenin geçip geçmeyeceğini merak ediyor. Bazen yerde biriken sulara bakıyor ve belki de o sulardaki yansımaları gözlemliyor. O sırada bunu çok şiddetle yapmak istediğinden benim sesimi duymuyor ya da duymamazlıktan geliyor. Tekrarlı gelen sesimin tonu artınca hemen ayakkabılarını giymeye başlıyor...

Dış dünyaya benim gibi bakmayan ve inceleme isteğiyle ağır ağır hareket eden çocuğuma ısrar etmem ve en sonunda ses tonumu yükseltip onu kırmam ne kadar doğru? Bir anne olarak bana düşenin bir yere gideceksem çok önceden hazırlanmak ve oğluma dış dünyayı keşif için zaman vermek. Böylece hem ben telaşa kapılıp stres olmam hem de oğlum dış dünyayı gözlemlemenin zevkini yaşamış olur. bB aynı zamanda uzun vadede tefekkür etmeye de zemin hazırlar.
Evet çocuklarımızın gözüyle bakabilirsek şu dünyaya, onlarla daha uyumlu yaşamayı başarmış oluruz. Belki o zaman her davranışlarını kötü algılamaz, çocukluklarına veririz. Başka çocuklara da aynı gözle bakabilirsek annelerinin anneliklerini olumsuz değerlendirmez ve böylece en hassas oldukları bu konuda onları kırmamış oluruz.
Hiç bir çocuk bir başka çocukla kıyaslanamaz. Allah herkesi özel yaratmıştır. Herkesi farklı ağırlıklarda, farklı tonlarda donatmıştır. Herkes, sadece ve sadece Allah'ın insan olarak yarattığı ve kendine muhatab kıldığı yönüyle çok değerlidir ve saygıya layıktır. Çocuklarımıza ve diğer çocuklara bu gözle bakabilirsek ne kendi çocuğumuzun daha iyi, daha yetenekli olduğu düşüncesine kapılıp kendimizi üstün göreceğiz, ne de çocuğumuzun eksik, yetersiz olduğunu düşünüp muzdarip olacağız. Bu açıdan bakıldığında kardeşler bile kıyaslanmamalı. Her çocuğa keşfedilecek bir dünya gözüyle bakmalı ve başarılı bir ebeveynliğin buna bağlı olduğunu bilmeliyiz. Evet, çocuğunu keşfetmeye çalışmak, onu baştan olduğu gibi kabullenip, koşulsuz sevebilmek çok önemli.
Çocuğu boya kalemleriyle resim yapmayı pek tercih etmeyen bir anne olarak başta çocuğumun bu durumuna üzülmüştüm. Acaba oğlumda bir yetersizlik mi var diye düşünmeye başlamıştım. Sonra onu daha yakından gözlemleyince bir gün, aslında bunun yetersizlikten değil de ilgisinin farklı alanlarında oluşundan kaynaklandığını farkettim. O gün, elindeki boya kalemlerini alıp arabaları için park edilecek bir alan oluşturuyordu. Boya kalemlerini, arka arkaya dizerek, araba park yerlerinde arabaların düzgün parkedilmesini sağlayan cizgileri canlandırmaya çalışıyordu. Ne güzel ki çocuğum boya kalemlerini aslında bilinenin dışında hayal dünyasını harekete geçirecek bir amaç için kullanıyordu. Bunu keşfetmiş olmak beni çok mutlu etti ve daha önce bu konudaki olumsuz düşüncelerimi alıp götürdü.
Sonuç olarak, çocuk dünyası biz yetişkinlerinkinden çok farklı. Onların haşarılıklarını, taşkınlıklarını, delikliklerini, hareketliliklerini ya da sessiz kalışlarını, tepkisiz oluşlarını tek bir nedene dayandırmadan hüküm vermeyelim. Çocukken herkesçe yaka silkilen çocukların büyüdüklerinde ne kadar oturaklaştıklarına şahit oldum. Tam tersi küçükken çok akıllı, uslu diye övünen çocukların ilerleyen yıllarda çok farklı noktalara kayabildiklerini de gördüm. Zamanla olayların nasıl gelişeceğini bilemeyiz. Kendi çocuğumuz adına da garantimiz yok malesef. Ne kadar emek verirsek verelim, yine de çocuklarımızın çizeceği hayat çizgisini yüzdeyüz kontrol edemeyiz. Bu durumda yapılacak en anlamlı iş sadece bizim çocuklarımız değil, genişleyen bir anne şevkatiyle elimizin uzanabileceği diğer çocuklar için de elimizden geleni yapmak, her anneyi değerli, her çocuğu özel bilmek ve verdiğimiz emeklerin yanında bu konuda dualarımızı asla eksik etmemek....
0 yorum:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.