Ara

Populer Sayfalar

Son Yorumlar

Toplam Goruntulenme Sayisi

Hakkinda

-
1 Şubat 2014 Cumartesi
Prof. Dr. Nevzat Tarhan'in, her talebi karsilanarak simartilan bir cocugun ileride bencillik ve daha da onemlisi haz esiginin arttirilmasi ile doyumsuzluk problemi ile karsi karsiya birakilacagi riskini konu alan guzel bir yazisi.. Cok yerinde tespitler, paylasmak istedim.. 
Şımartılan çocuklar ileride büyük sorunlar yaşıyor.

Çocuğunun her ihtiyacını karşılayan, bir dediğini iki etmeyen ebeveynler aslında çocuklarına kötülük yapıyor. Çünkü her ihtiyacı karşılanan çocuk bir süre sonra benmerkezci oluyor ve evin küçük hükümdarı haline geliyor. Hep almak istediği gibi vermeyi öğrenemiyor. Büyüdükçe istekleri de büyüyor, zevk eşikleri yükseliyor. Bir süre sonra ise sıradan şeylerden zevk alamaz olup, sıra dışı şeylere yönelmeye başlıyor. Tehlike de işte o zaman geliyor.

Benmerkezci çocuk daha kolay zevk tuzağına düşüyor

Ebeveynin çocukluk yaralarını onarmak için kendi çocuklarını kullanabildiklerine dikkat çeken Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Psikiyatr Prof. Dr. Nevzat Tarhan, ebeveynin aklın gereğinden ziyade duyguların gereğini yaptıklarına dikkat çekiyor. Hal böyle olunca çocukların zamanla evin küçük hükümdarları haline gelebildiğini vurgulayan Tarhan, çocuğun zamanla her şeyi yönetmeye başlayabildiğini kaydediyor. Tarhan her ihtiyacı karşılanan çocuğun bir süre sonra benmerkezci olabileceği uyarısında bulunuyor.
“Her ihtiyacı karşılanan çocuklar bir süre sonra benmerkezci olurlar, hep almak isterler, vermeyi öğrenemezler. Biraz daha büyüdüklerinde istekleri de büyür, zevk eşikleri giderek yükselir. Artık sıradan şeylerden zevk alamaz olur ve sıra dışı şeylere yönelmeye başlarlar. Zevk tuzağına kapılabilirler; iş uyuşturucu madde kullanımına kadar varabilir. Anne-babalar da ‘Biz ondan hiçbir şeyi esirgemedik, ona iki kişilik sevgi verdik. Neden böyle oldu?’ diye sormaya başlarlar.”
Bu tehlikeden uzak durmak için çocuklara arzularını durdurmayı, kontrol etmeyi, “dur-düşün-yap” mantığını öğretmek gerekir diyen Prof. Dr. Nevzat Tarhan, çocuğun ihtiyacı olmayan şeyi istediğinde çocuğa hayatta her arzulananın karşılanmasının mümkün olmadığını uygun bir dille anlatabilmesi gerektiğini ifade ediyor.
“Çocuk ihtiyacı olmayan bir şey almak istediğinde ona sevgiyle yaklaşıp ‘İhtiyaçlarını gidermeyi biz de çok isteriz. Senin mutluluğun bizim mutluluğumuzdur. Ama insanın hayatta tüm arzularının karşılanması mümkün değil. Sadece senin ihtiyaçların yok; kardeşinin de, evin de ihtiyaçları var’ şeklinde bir açıklama yapılmalı ve çocuğun arzularını kontrol etmeyi öğrenmesi sağlanmalıdır.”
Bu tarz bir açıklamanın çocukta sorumluluk duygusunu geliştireceğinin altını çizen Prof. Dr. Nevzat Tarhan, çocuğa arzularını erteleme anlayışını aşılayabilmek için ebeveynlerin rol model olabilmesinin önemli olduğunu belirtiyor.
Anne-baba gerektiğinde “hayır” diyebilmeli

“Bir şey alacakları zaman onun gerçekten ihtiyaçları olup olmadığını sorgulayan anne-babayı gören çocuk bir süre sonra aynı davranışı sergileyecek, sadece hoşuna gittiği için istediği bazı şeyleri almaktan vazgeçecek, ihtiyacı varsa onu edinme yoluna gidecektir.
Unutulmamalıdır ki, anne-babaların görevi çocuklarını mutlu etmek değildir. Gerektiği yerde hayır diyebilmelidirler. Çocuk üzülebilir, ağlayabilir ama iyi yönde değişmesi için bazı acılara katlanması gerekir.”

1 yorum:

Kitaplar Ulkesi dedi ki...

Adem Güneş buna "Haz öteleme" diyor...

Bu konuda ebeveynlerin çok dikkatli olmaları gerektiğine inanıyorum. Yukarıda Nevzat Tarhan Bey'in dediği şekilde bunu uygun bir dille anlatmak çok önemli:

“ Bu tehlikeden uzak durmak için çocuklara arzularını durdurmayı, kontrol etmeyi, “dur-düşün-yap” mantığını öğretmek gerekir diyen Prof. Dr. Nevzat Tarhan, çocuğun ihtiyacı olmayan şeyi istediğinde çocuğa hayatta her arzulananın karşılanmasının mümkün olmadığını uygun bir dille anlatabilmesi gerektiğini ifade ediyor.

“Çocuk ihtiyacı olmayan bir şey almak istediğinde ona sevgiyle yaklaşıp ‘İhtiyaçlarını gidermeyi biz de çok isteriz. Senin mutluluğun bizim mutluluğumuzdur. Ama insanın hayatta tüm arzularının karşılanması mümkün değil. Sadece senin ihtiyaçların yok; kardeşinin de, evin de ihtiyaçları var’ şeklinde bir açıklama yapılmalı ve çocuğun arzularını kontrol etmeyi öğrenmesi sağlanmalıdır.”“

Bunu yaparken ebeveynlerin “Patron benim!” dercesine çocuklarına sert çıkışmaları, kaş çatmaları, ses yükseltme ve sebebini izah etmeden “Hayır diyorsam hayır! Israr etme!” gibi cümle sarfetmeleri de çocukların kendi benliklerini geliştirme konusunda negatif etki yapacaktır. Böyle bir tavırla karşılaşan çocuk hazlarını tatmin işini bu defa ebeveynin görmeyeceği yerlerde ve şekilde yapmaya çalışabilir ya da ebeveynine engellendiğinden dolayı içten içe negatif duygular besleyebilir.

Ayrıca çocuğunun hiçbir istediğini yapmayan ebeveyn modeli de yanlış. Her istediğini yapmamanın yanında bazı istekler de kişilik gelişimi gözönüne alınarak yerine getirilebilir ve çözüm zamana bırakılabılır. Mesela paylaşmak istemeyen çocuk, yapılan bütün izahlara rağmen hala bunda ısrar ediyorsa onu paylaşmaya zorlamak yanlış diye düşünüyorum. Her istediği olmasın diye elinden, oyuncağı isteyen çocuğa vermek üzere alınan çocukta aidiyet duygusunun zarar göreceğini söylüyor uzmanlar....