Ara

Populer Sayfalar

Son Yorumlar

Toplam Goruntulenme Sayisi

Hakkinda

-
14 Şubat 2014 Cuma
"Eğitim seviyesinin yüksekliği annelik becerisini artırmaz. Annelik, bilgi ile değil, içsel duyuşların yol göstericiliği iledir."

Adem Güneş'in 6 Şubat tarihli yukarıdaki "tweet"ini okuyunca daha önce bu blogda yayınladığım "Çocuk YetiştirmeMühendisliği" yazım geldi aklıma. Tam da yukarıdaki "tweet"i okuduğumda bu yazımın resim dosyalarını güncelliyordum...

Şu anda okuduğunuz yazının daha iyi anlaşılması için öncelikle eğer okumadıysanız "Çocuk Yetiştirme Mühendisliği" başlıklı yazımı okumanızı tavsiye ederim.  

Daha önce "Çocuk Yetiştirme Mühendisliği" başlıklı yazımı yayınladıktan sonra acaba bazı annelerce yanlış anlaşılır mıyım endişesini yaşadım ve bu yüzden yazıyı yayından kaldırmayı bile düşündüm. Yazıyla ilgili endişemi bugün yukarıdaki "tweet"i okuyunca tekrar yaşadım ve her hangi bir yanlış anlaşılamaya sebep olmamak adına eski yazımı yayından kaldırmaktan ziyade yeni bir yazı yazmaya karar verdim...


Öncelikle şunu belirtmeliyim ki annenin aldığı eğitim eğer ona yeni bakış açıları sunuyorsa, iyi bir gözlemci olmasını sağlıyorsa -ki bir anne olarak çocuk eğitiminde bunun çok önemli olduğunu düşünüyorum- daha net bir ifadeyle annenin aldığı bilgiler onda tecrübe haline geliyorsa bu eğitim annelik becerisini arttırmış olur. Ama eğitim almamış fakat hayatının belli zamanlarında yaşadığı imtihanları, olayları düşünen ve bundan dersler çıkarabilen bir anne de pekala kaliteli bir annelik ortaya koyabilir ve hatta daha iyisini yapabilir. Aslında özetle bir insanın hayatında ister bilgi şeklinde teorik olsun, ister imtihanlar şeklinde pratik olsun eğer bu girdileri kendi özünde tefekkürle tecrübeye dönüştürebiliyorsa bu anne, annelik becerisini geliştirmiş demektir. 

Kendi annesinden yeterli derecede iyi bir annelik görmemiş bir kadın anne olduğunda ya kendisine yapılan hataları kendisi bizzat yaşamış olduğundan dolayı tekrarlamayacak böylece yetersiz bir anneye sahip olma durumunu pozitife çevirecek ya da yaşadığı olayların farkına varmayarak aynı hataları kendi çocuklarına uygulayarak yaşadığı imtihanı belki de kaybedecektir. Bu konuda kilit nokta hayatında yaşadığı olayları, öğrendiği bilgileri, sahip olduğu ya da olmadığı özellikleri tefekkür penceresinden izleyebilmek ve gerekli mesajları okuyabilmek. Bunu başarabilen kişiler içsel duyuşları çok kuvvetli kişilerdir. Aşagıdaki iki örnek meseleyi bayağı bir somutlaştıracaktır:

Hayatında başarılar elde etmiş ve çevresindeki insanlardan bu noktada ayrı yerde durmuş eğitimli bir anne aynı başarıları evladından da bekleyebilir. Çocuğunun öz mutluluğunu, eğilimlerini, karakterini dikkate almadan onun da kendisi gibi başarılı bir hayat yaşaması konusunda çocuğu üzerinde baskı oluşturabilir. Girdiği ortamlarda parmakla gösterilmeye alışmış ve bunu "Şöhret zehirli bala benzer." sözünde analtıldığı şekilde gerçekten şöhreti bal gibi tatlı gören ve zehirinin farkında olmayan bir anne çocuğunun da parmakla gösterilecek bir çocuk olmasını arzu edebilir. Bu şiddetli arzusundan dolayı eğer bu annenin tam tersine daha mutevazi ve insanlarca nasıl bilindiğini pek önemsemeyen bir çocuğu varsa bu annenin çocuğunu ne kadar olumsuz etkileyeceğini siz tahmin edebilirsiniz.

Ya da bu örneği düşünelim: Çok istediği halde kendisine okuma hakkı verilmemiş, bunun üzerine girdiği ortamlarda eğitimli olamdığından dolayı hor görülmüş bir anne de çocuklarının aynı duruma maruz kalmaması adına onların iyi okullarda okumasına gayret edebilir. Ama bu gayretin dozunu ayarlayamayan anne çocuklarının öz mutluluğunu, öz tercihlerini dikkate almadan onlara yaşamak zorunda oldukları bir hayatı inşa etmeye çalışırsa, bu hem kendisine hem de çocuklarına ciddi zarar verecektir. Evet bizler anne babalar olarak çocuklarımıza her hangi bir tarzı yaşamaya zorlayamayız. En dogru yaşam tarzı olan İslami yaşantıya bile zorlayamayız ve zorlamamalıyız. Bu yaşam tarzını onların kendilerinin tercih edebilecek iradeye sahip olmaları konusunda onları desteklememiz onlara yapacağımız en büyük iyiliklerden biridir. İrade gelişimi seyrinde giden bir çocuk eğer İslamiyeti de ebeveyninden doğru bir şekilde tanıma fırsatı bulduysa bu yaşam tarzını zaten benimseyecektir.

Yukarıda Adem Güneş'in bahsettiği içsel duyuşlar, benim anladığım manada ise tefekkür sayesinde, anneler kendilerinin ya da çevrede yaşanan olayların hikmet boyutunu düşünerek yaşarlarsa ve yaşadıklarından doğru dersleri çıkarabilirlerse daha üretken, daha kaliteli annelik seviyesine yükselebilirler. Tefekkürün hayatın bütün alanına yayılmasını sağlayan ve tefekkürü kolaylaştıran en önemli adım ise ilimdir. Allah'ın Kuran-ı Kerim'de sıklıkla bizi yönlendirdiği tefekkürün  güneş, ay, yıldızlar, kuşluk vakti, seher vakti, gece, yeryüzündeki nimetler, dağlar, denizler, bebeğin ana rahminde gelişim aşamaları gibi somut örnekler üzerinden anlatılması bizi, kainatı dikkatli bir gözle incelemeye sevkediyor. Bilimsel konularda eğitim almış bir insanın tabi ki ortaya koyacağı tefekkür de daha derin olacaktır. Meseleye bu açıdan bakıldığında tefekkürle derinleştirilebilmiş eğitime sahip bir anne daha iyi bir annelik becerisine sahip olabilir. Bundan dolayı annelerin iyi eğitimle desteklenmeleri gerekir...

0 yorum: