Ara

Populer Sayfalar

Son Yorumlar

Toplam Goruntulenme Sayisi

Hakkinda

-
13 Şubat 2014 Perşembe

Adem Güneş'in Aksiyon Dergisi'ndeki 10.02.2014 tarihli yazısı....


"Engellen Çocuk Hırçın Olur"


"Çocuk, yetişkin değil, “sadece” çocuktur.
ocuktan bir yetişkin olgunluğu beklemek, çocukluk dönemini zarara uğratır. Böylesi bir beklenti onun “çocukluk yaşamına” da haksızlıktır.
Çocuk, çocukluk hayatını yaşayabildiği kadar ruhen sağlıklıdır.
Çocuksu bir hayat sürememiş kişilerin yetişkinlik yılları “duygusal yetersizlik” içindedir. Böylesi kişiler gergindirler, çabuk sinirlenirler… Birçok yetişkinin kendi eşlerine olan duyarsızlıkları, çocuklarına olan tahammülsüzlükleri, öfke kontrol bozuklukları bu yetersizliğin yıllar sonra dışa vurumudur…
Zira “öfke kontrol sistemi dengesi” çocukluk yıllarında oluşur. Duygularını yaşının gereği gibi yaşayamamış, ebeveyni ile ruhsal doyumlar elde edememiş kişilerin ortak dramı tahammülsüz oluşlarıdır…
Çocuğuna iyilik yapmak isteyen bir yetişkinin yapacağı en büyük iyilik, onun çocukluğunu yaşamasına izin vermektir.
Çocuklarda görülen bütün anormal davranışın temelinde onun çocukluğunun “engellenmesi” vardır.
Engelleme, fıtratın önüne geçmedir. Doğal akışın geciktirilmesidir. Çocuk, yaşamda engellerle karşılaştıkça güçlenir ancak engellendikçe agresifleşir.
Örneğin, hiçbir çocuk başlangıçta saldırgan değildir. O ancak, duygusal gelişimi aksarsa saldırganlaşır, hırçınlaşır. Erken yaşta çocuğun içinde uyanan hırçınlık hissi, onun öfke kontrol sisteminin bozulmasına neden olur. Öfke, irade gelişiminden önce uyarılırsa, irade öfkeyi kontrol edemez hâle gelir.
Duygusal gelişimini doğal bir şekilde sürdüren, engellenmemiş çocukların iradeleri, henüz uyarılmamış öfkelerinden, daha güçlüdür.
Yapılan bütün pedagojik araştırmalar gösteriyor ki, duygusal gelişimi engellenen, ebeveyni ile güvenli bağ kuramayan çocukların iradeleri zayıf oluyor.
Çocuk eğitiminin baskı, zorlama ve korkutarak olacağını zanneden ebeveynlerin çocukları, sadece aile içinde değil, çevresine karşı da yıkıcı olur.
Sadece duygusal gelişimi değil, sosyal, fiziksel, zihinsel gelişimi aksadıkça anormal davranışlar baş gösterir.
Örneğin, gelişimi gereği arkadaş ortamına ihtiyaç duyduğu bir dönemde çocuğun sokağa çıkmasına engel olunursa, oyun oynaması için “koşullar” öne sürülürse, böylesi çocuklar huzursuz, geçimsiz, anne babaya karşı asi hâle gelir.
Birçok ebeveyn çocuk eğitiminin “çocuğun engellenmesi” ve “koşullarını yerine getirmesi hâlinde ona imkânlar sunulması” ile olacağını zannediyorlar.
Hâlbuki çocuk eğitiminin iki temel yanlışı “engelleme” ve “koşul” öne sürmedir.
Çocukluk dönemi, koşulların öne sürülerek davranış oluşturma dönemi değildir. Onun “ihtiyaçları” koşulsuzca karşılık buldukça iradesi güçlenir; “Dersini yaparsan seni severim”, “Yemeğini yersen dışarı çıkmana izin veririm”, “misafirlikte akıllı oturursan dönüşte oyuncak alırım” diyerek çocuk yetiştirmek, onun duygusal gelişimini zarara uğratır.
Bir gün çocuğunuzun öfke nöbetleri geçiren, kapıları yüzünüze çarpan birine dönüşmesini istemiyorsanız onun duygu dünyasını doyasıya yaşamasına izin verin…
Ve bir gün “ben sana ne eksik ettim ki, bana böyle davranıyorsun” diye sorguladığınız çocuğunuzdan “ben hiç çocukluğumu yaşamadım ki” sözünü işitmek istemiyorsanız, ondan yetişkin davranışı beklemekten vazgeçin.
Çocuğun en mutlu olduğu an onun şartsız çocuk olmasına izin verildiği andır.
Bütün bunları neden söylüyorum. Yarıyıl tatili bitti, okullar açıldı.
Onlara okul, ödev, ders yüzünden baskı yaparak çocukluk yıllarını yaşanmaz hâle getirmeyin.
Çocukluk yıllarının doyasıya yaşanması, ödevden daha önemlidir."

2 yorum:

Hll dedi ki...

Birsen selam, yaziya katiliyorum.. cocuklari cok engellememek gerek... ama bence dedigim gibi -cok- engellememek gerek.. tamamen serbest birakmak dogru degil bence...

Yazida onun ihtiyaclari kosulsuz karsilik buldukca iradesi guclenir denmis, "Yemegini yersen disari cikmana izin veririm", " misafirlikte akilli oturursan donuste oyuncak alirim" diyerek yetistirmenin duygusal gelisimini zarar ugratir denmis.. Ilerde "ben hic cocuklugumu yasamadim ki" sozunu isitmemek icin bunlara dikkat etmek gerektigi bahsedilmis.

Peki dersini yapmayan, yemegini istemedigi icin yemeyen, misafirlikte istedigi gibi davranan, cevreye rahatsizlik veren, ve bundan dolayi hic uyarilmayan cocuk mu cocuklugunu yasiyordur? Bu cocukluk mudur? Malesef buna katilmiyorum... Cocukluk hic uyarilmadan yasanan, istedigin herseyin yapildigi, sInIrsIz yasanan birsey degil bence..

Ben daha 2 yasinda olan cocugumla, belki bundan 1 ay once, bir oyun yerine gittigimde biskuvisini yerken sandalyeye oturmuyor, cevreye kirik dokecek diye uyarildim... Butun diger cocuklar oturuyorlardi.. Bati ulkelerinde cocuklar bu sekilde cok daha kuralli yetistiriliyor, ve bence zaten hayat bunu gerektiriyor.. Cocugum eninde sonunda kurallarla karsilascak... Ben evde istedigi gibi davranmasina izin versem, krese gittiginde cok problem yasayacak.. Cunku hicbir zaman uyarilmamis olan cocuk orda bir anda her acidan uyarilmaya baslanacak...

Gecenlerde bununla alakali bir yazi okumustum... Onu bulup blogda paylsayim bugun.. ;)

Unknown dedi ki...

Selam Hilal, benim cocuga kurallari yerlestirme noktasindaki dusuncem su sekilde: cocuk aile icerisinde dogruyu, yanlisi cok sikmadan belli kurallar cercevesinde ogrenmeli. Ama bunu kurallari dikte eder sekilde olmamali. Cocuklarda tipki bizler gibi aslinda belli karakterlere hali hazirda sahip dunyaya geliyor. Biz ne kadar kurallar koysak da onlar olaylari belli bir yasa kadar kendi bildikleri sekilde uyguluyorlar. Tabii ki burada ince bir nokta var: kesinlikle basi bos birakilmamali. Belki kurallar yaradilisina uygun bir sekilde gosterilmeli ve yerlestirilmeli. Mesela Tarik'a bir kural kuralmis gibi dikte edildiginde cok mutsuz olup uygulamak yerine duyarsiz kaliyordu. Ben de kurallari boyle yapmamiz guzel olur soyle yaparsak ben cok mutlu olacagim vs diyerek, ona bunun kuralmis gibi oldugunu hissettirmeden gostermeye calisiyorum. Cocuk ailede gordugunu uygulayacaktir. Evin duzenine zaten uyum saglayacaktir. Cocuklari cok sikmadan, kurallara bogmadan, onlarinda iradalerine belli olcudd musaade ederek hareket etmenin dogrulugundan yanayim. Cocuklarin merak duygusu yok edilmeden kurallar konulmali diye dusunuyorum. Bazen hata yapip ogrenmesine musaade edilmeli. Ki bir musibet bin nasihatten yegdir sozune yeri geldiginde katiliyorum.